40 rakamının etkilerine ve gücüne olan inanış totem dinlerin
dönemine kadar uzanır. Oldukça uzun bir geçmişe sahip olan bu rakamın
belirleyici unsur olarak seçilmesinde mutlaka ataların deneme yanılma yöntemini
kullandığı gerçektir. Ancak hala açıklanmayan bir mistik yanı olduğunu da kabul
etmek gerekir. Kırk sayısının özel ve uğurlu bir sayı olduğu, bazı tabiat
varlıklarını temsil ettiği dinde, matematikte, astronomide, astrolojide,
edebiyat ve tasavvufta ayrı anlamlar yüklenerek karşımıza çıkar.
Semavi dinler dâhil diğer tüm dinlerde 40 rakamının sembol olarak görülmesi dinlerin
evrim süreci konusunda bizlere oldukça açıklayıcı fikirler vermektedir. İslamiyet'te
ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra
Kur'an ve mevlit okutma adetlerinin, Musa'nın Tanrı'nın buyruklarını Tur Dağı’nda
40 gün 40 gecede
almasının, eski Mısır’da firavunun ölümünden kırk gün sonra
cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kalmasının, Hıristiyanların
Paskalya’ya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının, Ayasofya Kilisesi’nin zemin
katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40
penceresi olmasının kökeninde o devirlerden kalma Şaman ve ya Totem gelenekleri
yatar.
Şaman inanışına göre ruh bedeni 40 gün sonra terk
etmektedir. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler
görülmektedir. Kırgız’ların ünlü Türeyiş Efsanesinde de, Sağan Han’ın bir kızı
ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe
kalmışlardı. Oğuz’un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç
uzunluğundadır. Hikayelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk
haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki kırk
günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir,
üzerinden kırk adet kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.
Yine Nuh Tufanı 40 gün süren yağmurlardan sonra oluşmuştur.
Kutsal metinlerde 40 gün veya 40 yıl arınma bekleme
veya hazırlanma süresidir. Katolik Kilisesine göre 40, insanın Kanonik çağıdır.
Yani zeka bu yaşta bütünüyle gelişmiş olur. İslam mistisizmine göre sufinin 40 günlük inzivaya katlanması şarttır. Bektaşilikte
40′lar vardır. 40 sayısı Tevrat’ta da insanın yaş dönemlerini belirtir ve Hz.
Musa Kızıldeniz’i 40 gün 40 gecede geçmiştir. Tanrı Hz. Adem’in çamurunu 40 gün
yoğurmuştur. Şaman inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk
etmektedir. Dünyanın sonu yaklaştığında Mehdi’nin kıyametten önce 40 yaşında
ortaya çıkacağına ve kırk yıl yeryüzünde kalacağına inanılır. Eski doğu
ülkelerinde, Hindistan'da ve Türklerde büyük önem taşıyan kırk sayısı sonradan
İslam inançları içersine de girmiştir. Hz. Muhammed'e 40 yaşında peygamberlik
verilmesi, İslam dininin doğuşu sırasında ona ilk bağlananların kırk kişi
olması, kadınlarda hamileliğin 40 hafta sürmesi de bu sayının kutsallığına olan
inancı geliştirmiştir. İnsanın malının kırkta birini zekat olarak vermesi de
bununla ilgilidir. (Ben sizin aranızda bundan -Kur’an’ın inişinden- önce (kırk
yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz? -Yunus 16-)
Asırlardan beri, mistik ustalar, çömezlerine, hep kırk gün
tavsiye etmişlerdir. Kırk gün sabret, kırk gün tekrarla, kırk güne kadar
gerçekleşir. Halk arasında da, pratik bilgilere dayanılarak, hüküm verilmiştir.
Birine, kırk gün deli denilirse delirir. Kırkı çıkmak, kırk
katır kırk satır, kırk gün kırk gece, kırk kere söylersen olur, kırkından sonra
azanı, kırk parçaya bölünmek, kırk yiğitler, kırk haramiler, kırk dereden su
getirmek, kırklara karışmak, kırk tarakta bezi bulunmak, kırk akşamın delisi, kırk
yıl kocama, kırk çarşamba bir arada, kırk evin nankör kedisi, kırk gün düşünsem
aklıma gelmez, , bir fincan kahvenin kırk yıl hatırının olması, kılı kırk
yarmak, kırklanmak… gibi yüzlerce örnek sıralanabilir.
Ben farklı bir teori ortaya atacağım. 40 rakamının
bahsettiğimiz gibi çok eski inanışlara yani çağlara kadar uzanan bir geçmişi
var. 40 eski çağlarda çok büyük bir rakamdır. O zamanlarda yaşayan insanların
ortalama ömrünün 20’li yaşlarda olduğunu varsayarsak – ki coğrafi koşullar,
savaşlar, hastalıklar, insan ömrünü oldukça kısaltan faktörlerdir- 40 yaşına
varabilen insan sayısı enderdir ve nail kişiler olarak kabul edilebilir. Bu
sebeple bir çok kural ve yaşam maddeleri 40 rakamı kıstas alınarak tasarlanmış
olabilir. Zaten dikkat edilirse atasözleri ve süreç işleyişlerinde 40 rakamı
bir nevi abartı vurgusuyla kullanılır. Bu da “ne kadar çok” demenin
matematiksel ve somut bir ifadesi olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder