hikayeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hikayeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ekim 2012 Salı

Öfkelenince Neden Bağırırız?

Öfkelenince neden bağırırız?

Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencile
rden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.

Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”

6 Eylül 2012 Perşembe

Man-Hot-Tan --- Amaç ticaret...


Avrupalılar Amerika'ya ayak basmıştır.
Kızılderililerle tanışırlar ve ticaret yapmak istediklerini bildirirler.
Kızılderililer ticaret denen şeyi bilmemektedir. Avrupalılar yol gösterir:
"Biz size değerli eşyalar vereceğiz, buna karşılık siz de bize kendi değerli eşyalarınızı vereceksiniz. Böylece sizin daha önce hayatınızda hiç görmediğiniz eşyalarınız olacak, biz de evimize sizden aldığımız değerli eşyaları götüreceğiz ."

4 Eylül 2012 Salı

KIRMIZI ARABA


Arkadaşım Gayle dört yıldan bu yana kansere karşı yaşam mücadelesi veriyordu.Diğer arkadaşlarımla birlikte onu ziyarete gittiğim bir gün çocukluk düşlerimizden söz ediyorduk. Gayle başını pencereye doğru çevirdi. Gözleri çok uzaklarda, sesi sitem dolu “Ben, kumandalı, kırmızı bir oyuncak arabamın olmasını isterdim hep, ama doğum günümde ne istediğimi söylersem; dileğimin gerçekleşmeyeceği korkusuyla hiç kimseye söyleyememiştim bunu. Bu nedenle de asla radyolu, 
kırmızı bir oyuncak arabam olmadı.” dedi.
Gayle’i ziyaretimden bir kaç gün sonraydı. Çok sevdiğim dondurmayı almak için sırada beklerken birden dondurmacının vitrinindeki kırmızı oyuncak arabayı gördüm.Yanına da bir not iliştirilmişti:

29 Mayıs 2012 Salı

Dünyanın En Pahalı Tablosu


Avrupa'nın ünlü sanat merkezi kentlerinden birinde çocuk vitrinde çok hoş bir tablo görür.
Tablo belli ki oldukça pahalıdır. Çocuk, bu tablonun bir sonraki sene ağabeyine doğum gününde hediye olarak almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile o mağazaya gider.
Şanslıdır, tablo satılmamıştır. İçeri girer ve tabloyu bir süre izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur:
"Ağabeyimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum. Tüm param da bu kadar." der.
Ressam bir süre düşündükten sonra tabloyu paketler ve resmi satar.
Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar.
Mağazada adamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar:

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Yeşim Türköz


BÜYÜ DÜKKANI

Uzak diyarlardan birinde bir ülkede, yemyeşil tepelerin arasında, kışın bembeyaz bir kar örtüsü ile, baharda rengarenk kır çiçekleri ile kaplanan bir vadi vardı. Ortasından küçük bir ırmağın geçtiği bu vadi ’büyülü vadi’ olarak anılırdı. Ona bu adı veren ise, vadideki ilginç bir dükkân ile, bu dükkânda yaşananlardı. Ünü ülkenin dört bir yanına yayılmış olan dükkânın adı ’büyü dükkânı’ idi.



Büyü dükkânı’nın sahibi, ak saçlı, ak sakallı bir ihtiyardı. Burası, aynı zamanda onun yaşadığı yerdi. Bu nedenle dükkânın dışarıdan görüntüsü, tıpkı bir ev gibiydi. Üç tarafında da yeşil çerçeveli pencerelerin olduğu, tamamı ahşaptan yapılmış olan bu binaya, bir verandadan giriliyordu. İçeri girer girmez, ilginç eşyalarla donanmış oldukça geniş bir oda ile karşılaşıyordunuz.