6 Haziran 2012 Çarşamba

Yücel Balku - Sükut Ayyuka Çıkar

Sekiz yıl önce henüz 34 yaşındayken kaybettiğimiz Yücel Balku öykücülüğümüzün önemli bir adıydı. Arkadaşı Murat Gülsoy onun eserlerini, hakkında yazılanları dostlarının kaleme aldıklarını bir kitapta topladı.

NALAN GÜNEŞ
“Yücel Balku, ‘Bir öyküyü bitirmek için ölümden daha kesin sebep yoktur sanırdım. Ama öykü bitmedi’ diye yazıyordu “m.k.c” adlı öyküsünde. Bunu yazarken kendi hikâyesi geçmiş miydi içinden, bilemeyeceğiz. Bilmemizin bir anlamı var mı, bilmiyorum. Ama Yücel Balku’nun bir daha öykü yazamayacak olması, içimi yakıyor” diye yazmıştı Nalan Barbarosoğlu onun için.

1969 yılında Iğdır’da dünyaya gelen öykücü Yücel Balku, hayatını kaybettiğinde henüz 34 yaşındaydı. Prometeus ve Hayalet Gemi dergilerinden onu tanıyan edebiyatçı dostlarını ve okurlarını çok üzen, beklenmedik bir vedaydı onunki ve Balku’nun gidişi üzerinden geçen sekiz yıl, onu da, benzersiz öykücülüğünü de unutturmadı.


Sükût Ayyuka Çıkar, Balku’nun ölümünün ardından Murat Gülsoy tarafından yayıma hazırlanmış bir derleme... Yazarın yayımlanmış iki kitabı ve daha önce yayımlanmamış öyküleri, deneme ve şiirleri Sükût Ayyuka Çıkar’da bir araya geliyor. Balku’nun gidişiyle ‘eksilenler’ de kitabın son sayfalarını sıcak, hüzünlü bir günceye dönüştürüyor: Murat Gülsoy, Yekta Kopan, Nursel Duruel gibi isimlerin yaptığı söyleşiler, hakkında yazılmış yazılar, ölümünün arkasından dostlarının kaleme aldığı anma yazıları da bu külliyatta yer alıyor.

Zengin düş dünyasıyla birçok yazardan kolaylıkla ayrılan Yücel Balku’nun eserlerinde tarihi kent Bursa hiç olmadığı kadar ilgi çekici bir metafora dönüşüyor. Bursa’nın efsanevi gizemleriyle örülen öyküler şehrin haritalarını, definelerini, tarihe mal olmuş tuhaf ve ilgi çekici şahsiyetlerini okura birer birer tanıtıyor. Kitabın sayfaları çevrildikçe Balku’nun yarattığı düşsel Bursa’nın, insanın ayağının altından her an kayıp gidiverecekmiş gibi duran tekinsiz atmosferine giriyorsunuz. Tuhaf kişiler, gizemli tarikatlar, kayıp mezarlar... Sükût Ayyuka Çıkar, önemli bir yazarın geride bıraktığı az ama öz metinlerden oluşuyor. 

Derin ve duygulu bir babanın veda mektubuyla başlayan kitabın sonu, babasına veda eden Şeyda Gönül Balku’nun mektubuyla son buluyor. Ancak kahramanını kaybetmiş mektupların en can yakıcısı yazarın kendi kaleminden çıkıyor:

Kızlarına mektup

Şeyda ve Eylül’e, Kızlarıma, fotoğrafın çeyreklerine, Deli gönlün isteğine ve içimdeki sonbahar hüznüne,

Bu zarfsız mektubun ancak yıllar sonra size ulaşacak olması, posta idaresinin yavaşlığından değil; postacının babanız olmasından kaynaklanıyor. Benim tembelliğim üzerine gerekli dersleri, büyüme serüveninin her aşamasında annenizden alacağınız için bu konuyu fazla eşelemiyorum yavrularım.

Dünyaya gelmek bizim seçimimiz değildi. Sizin de. Sizin dünyaya fırlatılmanıza da biz vesile olduk. Sevgiyle ve iyi niyetle yaptık bunu, ama dünya denilen yeri biraz olsun tanıyorsam, iyi niyet ve sevginin de hoş olmayan sonuçlara yol açabileceğini söyleyebilirim; ilkönce ebeveynlere isyan edilir, edeceksiniz, ana baba kucağının hem cennet ve hem de cehennem olduğunu anladığınız anlarda. Üstelik haklılığınız şüphe götürmez olacak; biz de göğüsleyemeyeceğimiz gerçeğe karşı şimdiki iyi niyetimize ilişkin anıları ve bir zamanlar karşısında olduğumuz gelenekleri kalkan yapıp size verdiğimiz emekleri silah diye kuşanarak direnmeye çalışacağız boş yere. O vakit anlamaya ve kalbinizi ve sözlerinizi anlaşılabilir ve ulaşılabilir bir kıvamda tutmaya çalışın yavrularım.

(...) Asılla suret arasındaki birebirliğin asıl ve asıl arasında mümkün olamayacağını bile bile. Bildim ki, siz, ben ve annenizden bir parçaysanız, biz değil kendiniz olacaksınız. Çelişik gibi görünse de böylelikle bize benzeyeceksiniz. Çünkü anneni ve kendimi birkaç kelimeyle özetleyecek olsam şunları söylerim size: zekâ, inat ve başına buyrukluk. (...) Hüzne ve acıya uzak duramazsın ama en azından her insanın olduğu kadar yakın olmanı dilerim bu duygulara, daha fazla değil. (...)

Sevgiyle kalın. Gözlerinizden, yanınızda olmanın yenemediği bir hasretle öperim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder